Bu nasıl masal ? Bu nasıl Keloğlan ?

Bildiğimiz gibi masallar çocukların hayal ve beyin gücünü geliştirmeye yarayan küçük, mutlu yazılardır. Ben de öyle biliyordum ki bu Masal'ı (!) okuyana dek.
Okuyunca şok olduğum ve içinde neredeyse 3. sayfa haberleri kıvamında olayların geçtiği 'enteresan' bir masal. Bu nedenle sizinle de paylaşmak istedim ki masalları çocuklarınıza direk okumadan önce, bir gözden geçirin.

Rahatsız olduğum yerleri yanında belirttim, Yorum sizin.

İşte meşhur Masal'ımız;

Bir gün Keloğlan, eşeğini satmaya götürmüş. Çünkü, evde yiyecek olarak hiçbir şey kalmamış. Satıp biraz yiyecek alacakmış. Yolda giderken, biri:

_ Anlaşıldı Keloğlan. Sen, bütün varınız yoğunuz olan eşeğini satmaya götürüyorsun. Bari kuyruğunu ve kulaklarını kes. O zaman biraz daha pahalıya satarsın. ( Hayvana şiddet )

Keloğlan, buna inanmış. Eşeğinin kulaklarını ve kuyruğunu kesmiş. Pazara inmiş. Herkes kendisine gülmüş ve bu eşeği asla satamayacağını söylemişler.

Bunun üzerine Keloğlan, kendisini aldatan kişiyi bulmak için aramaya çıkmış. Adamı uzaktan görmüş ve gizlice takip etmiş. Adamın evini öğrenmiş. Gece olunca da gizlice ahıra girerek, adamın ineğini almış ve ahırdan çıkmış. Köyüne varmış. ( Hırsızlık )Anası, ineği nereden bulduğunu sorunca,

Keloğlan:
- eşekle değiştim demiş ( Yalan )
İneğini Keloğlan'ın aldığını anlayan kişi, hemen Keloğlan'ı aramaya çıkmış. Keloğlan da bu arada, ava çıkmış. İki tane sincap yakalayıp eve getirmiş. Birini evin önüne bağlamış ve annesine:

- Anne ben tarlaya gidiyorum. Akşama bana tavuklu pirinç pilavı yap, ( Anneye emir ) dedikten sonra, diğer sincap ile tarlaya gitmiş.

Keloğlan'ı arayan adam onu tarlada bulmuş. Keloğlan'ı dövmek için yaklaştığı sırada, ( Şiddet )Keloğlan sincaba:

- Sincap eve git. Anama tavuklu pirinç pilavı yapmasını söyle, diye tembih etmiş.
Sincap gitmiş, ama, nereye gitmiş ? Elbette ormanlara.

Bir zaman sonra Keloğlan, ineğin sahibini alıp eve gelmiş. Anası hemen pilavı önlerine getirmiş. Konuk, hem kapıda bağlı bağlı bir sincap görünce, hem de tavuklu pirinç pilavını görünce çok şaşırmış, Keloğlan'a şöyle demiş:

- Ben inekten vazgeçtim. Üste para vereyim de sincabı bana sat, demiş.
Keloğlan, yalancıktan ( Yalan-cık mı ? ) biraz nazlanmış ve epey para alarak sincabı satmış. Adam sincabı almış, yolda giderken:

- Haydi sincap, eve git. Hanıma akşama etli pilav yapmasını söyle, demiş ve sincabı salıvermiş.
Akşam eve gelen adam, sincabı de etli pilavı da göremeyince, yine Keloğlan tarafından oyuna getirildiğini anlamış.

Öfkeli bir şekilde çıkıp Keloğlan'ı bulmuş. Onu bir torbaya koyup geri dönmüş. Bir süre sonra yorulmuş, torbayı bir kenara bırakmış ve yatıp uyumuş. Bu arada, Keloğlan, torbanın içinden şöyle bağırıyormuş:

- Bırakın beni, ben padişahın kızı ile evlenmek istemiyorum. ( kandırmaca ) Oradan sürüsü ile geçen bir çoban, Keloğlan'ın bağırmalarını işitmiş:

- Sen istemezsen, ben isterim, diyerek torbanın ağzını açmış. Keloğlan'ı çıkarmış, kendisi içine girmiş.

Keloğlan, Sürüyü önüne katmış ve evin yolunu tutmuş. Uykudan uyanan adam, torbayı almış, yoluna koyulmuş. Bir dereden geçerken, torbayı dereye fırlatmış. ( Cinayet ) Biraz daha yürümüş, Keloğlan'ı önündeki sürü ile neşeli türküler söyleyerek gittiğini görünce kan beynine çıkmış:

- Yahu keloğlan, seni ben dereye attım. Buraya nasıl geldin ?

Keloğlan sırıtarak:
- Ben bu sürüyü dereden çıkardım. Daha çok var ama, gücüm yetmedi, demiş. (Yine Yalan )
Adam büyük bir sevinçle dereye inmiş ama, bir daha çıkamamış.( Ölüme sebebiyet, Cinayet )

Keloğlan ise, sürü ile beraber köyüne gitmiş. Annesi ile ömür boyu, bolluk içinde, mutlu huzurlu bir şekilde yaşamış ...

( Sen, binlerce yalan at İki kişinin ölümüne sebep ol, cinayet işle, hırsızlık yap ama yine de hiç bir şey olmamış gibi mutlu huzurlu yaşa ? )